CAN JARNA ÖZTÜRK
Multi-disipliner üretici
UC Berkeley ve UBC’de (University of British Columbia) iletişim, sanat ve antropoloji eğitimleri aldı. Yerel kültürlere olan tutkusu onu Afrika’ya, Latin Amerika’ya, Uzak Doğu’ya götürdü. Hep tek başına gezdi, kabilelerde yaşadı, küçük köylerde kaldı, dünyanın pek çok yerinden türlü dostlar edindi. Bu seyahat deneyimleri kültürle ve tasarımla birleşti; “OJARNA-TRIBAL TALES” projesine hayat verdi. Proje; örf ve adetleri, kaybolan değerleri, adil ticareti, doğaya saygıyı, etik üretimi ve tüm bunlara değer verenleri birleştirme tutkusuyla büyüdü.
İşte tüm bu süreçte de, içinde çıplak ayaklı, tuzlu saclı gezgin bir ruhla, sofistike şehirli bir kadının birlikte dolandığı, zıtlıkların içiçe geçerek birleştiği bu yolculuğun adı da OJARNA oldu. OJARNA, Can’ın tüm öğrendiği ve biriktirdiklerinin sentezi oldu.
Kısaca kendinizden ve markanızdan bahseder misiniz?
Kendimi nasıl tanımlarım bilmiyorum ama Multi-disipliner bir üreticiyim diyebiliriz. Aklıma, kalbime düşenleri önce gözümün önünde bir film gibi görüp, gördüğümü de somut bir hale dönüştürüyorum.
Tasarımlarınız fikir aşamasından önümüze gelene kadar nasıl bir süreçten geçiyor?
Fikir aşaması ve üretim süreci arası bende çok kısa oluyor. Anında ve çabucak , elimde ne malzeme varsa onlarla yapmak ve o anlardaki adrenalin de en sevdiğim şey oluyor.
Atölyede bir gününüz nasıl geçiyor?
Bizimki atölye gibi değil de bir üretimhane aslında. Bazen atıkları temizliyoruz , bazen
nakış, bazen desen, bazen excel, bazen beden kaplama, bazen heykel, bazen baharatlarla kumaş boyama, bazen örgü, bazen deri tıraşlama, bazen sayım, bazen de aklımıza gelen türlü dönüşümler. Hepsi deneysel! En sevdiğim..
Tasarımlarınızda nelerden ilham alırsınız?
İlkel topluluklardan ilham alıyorum.
Ne kadardır Arnavutköy'de yaşamaktasınız? ve neden Arnavutköy?
2011'den beri stüdyom burada . Ve Türkiye'deyken kaldığım base.
2018'den beri de sürekli yaşanan bir evim var mahallede. Ayrıca dükkanım ve depom da var. Tüm vaktim mahallede geçiyor. Dışarı hiç çıkmıyorum diyebilirim. Hiç bir ihtiyaç da hissetmiyorum. Mahallemiz şahane!
Arnavutköy'ün en sevdiğiniz yönleri?
Halen mahalle havasını koruyor olması, tanıdıklık hissi, boğazın yanı başımızda olması, kafeleri, insanları, hayvanları...
Ah bu arada, muhtarımız da şahane!
Ve tabii kapı komşum Wohha.
Comentarios